BİLGİSAYAR İNGİLİZCESİ

Hafta 1: What’s Computer?

  • Seçme yazılar. 

·         Terimler.

·         Çevirisi.

·         Sorular.

·         Yapılar

I. Giriş

Bilgisayarın yaşamımıza hızla girdiğini burada bir kere daha ifade etmeye gerek yok sanırım. Dünyada ve ülkemizde her geçen gün yeni uygulamalar ve alanların bilgisayarla yönetildiğini gözlüyoruz. Ancak ülkemiz teknolojiyi çok yakın izlemekle beraber kullanıcılar ve uzmanlar olarak Amerika ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerin biraz daha gerisindeyiz sanırım.

Bu çalışmayı düşünürken amacım özellikle bilgisayar kurslarına giden ve üniversitelerin değişik bölümlerinde okuyan öğrencilerin bilgisayar alanında karşılaştıkları yabancı dil sorunun çözülmesine yardımcı olmaktı. Ancak çalışma tam bir İngilizce eğitimini içermez, yalnızca bilgisayar alanında kullanılan İngilizce temel metinleri okuyup anlamakta okuyucuya yardımcı olmaktır. Bu nedenle bilgisayar, bilgi işlem, programlama, elektronik alanındaki temel konuları içeren seçme yazılar ele alınmış ve Türkçe’ye çevirileri yapılmıştır. Ardından yeni sözcükler ve gramer olarak metin genişletilerek okuyucuya özellikte bu alandaki terminoloji öğretilmeye çalışılmıştır.

Çeviri Üzerine

Çevirmek, bir dildeki metni başka bir dile aktarmaktır. Diğer bir değişle tercüme etmektir. Çeviri çeviriyi yapanlar açısından yeni bilgi alanlarına açılmanın bir yoludur. Ancak ülkemizde bilgisayar alanında yerleşmiş bir terminoloji olmadığından zaman zaman farklı terimlerle karşılaşmaktayız. Ancak inanıyorum ki kısa bir zaman içinde çeşitli medya ve
eğitim kurumlarımız katkısıyla ortak bir bilgisayar terminolojiye sahip olacağız ve
bilgisayar alanında diğer dillere karşılık terimleri üretebileceğiz.

Normal olarak çeviriyi yapan çevirmen, iki dili de bilir ve metni çevirir. Ancak önemli olan bir nokra metnin niteliğine göre okuyucuya hitap edebilmesidir. Özellikle bilimsel yazıların çevrilmesinde sözcüklere bağlı bir çeviri yapmak yerleşmemiş bir terminoloji ile zor
olabilir. 

Diğer bir konuda çeviri yaparken tercih edeceğimiz yaklaşımladır: Burada çevirilerinizi yaparken göz önünde bulundurabileceğiniz iki kavramdan söz etmek istiyorum. Bunlar eş değerlilik ve öz yeterliliktir. Bu iki kavram özgün metin ile çevrilen metin arasındaki ilişkiyi belirler. İki metin anlamsal olarak eşdeğerli olabileceği gibi metin türü olarak da bir eşdeğerlilik söz konusu olabilir. Bu ifadeyi açacak olursak çeviri özgün metnin sözcüklerinin
birebir karşılığından oluşmaz ama anlam olarak aynısını verir.

Yeterlilik kavramı ise, özgün metnin çevirisinde içeriğin amacı ve okuyucu kitlesinin düzeyinin ön plana alınarak çevirinin yapılmasıdır. Yani çevirmen özgün metni içerik olarak kavrar ve onu kendi okuyucuna uygun biçimde aktarır.

II. Lesson: COMPUTERS

A computer is any device that computes, calculates, or reckons. The definition of a computer has become more limited in contemporary usage. A computer is now defined as an electronic device that processes data, is capable of receiving input and output, and possesses such characteristics as high speed, accuracy, and the ability to store a set of instructions for solving a problem.

Computers are electronic devices composed of switches, wires, motors, transistors, and integrated circuits, assembled on frames. The frames form components such as microprocessor, harddisk, floppy disks, and main board. These components are wired together into a network called a computer system or computer.

Computers can perform a variety of mathematical calculations, ranging from simply adding and subtracting to solving complicated math equations that involve thousands of steps. They can repeat a complicated calculation millions of times without error.

Computers can print out whole paragraphs of text matter, write letters, draw pictures, or plot curves and draw graphs. They can sort data, merge lists, search files, and make logical decisions and comparisons. 

A computer may range in size from rather small desk-top devices with limited capability to huge machines occupying several large rooms. It may be constructed as a single, integral device, or as a group of machines, remotely connected but functioning as a unit. The individual parts may be located within the same building or scattered across the
country, connected by telephone lines.

Computers can be characterized by their function. Special-purpose computers are built to solve one kind of problem, such as processing airline reservations or controlling a metalworking machine. General-purpose computers can be used for many business, scientific, educational, social, and other applications. These machines are not limited to one type of problem, but lend themselves to the solution of many.

A. Terimler 

computer = bilgisayar
device = aygıt, (cihaz)
compute = hesaplamak
calculate = hesaplamak
reckon = saymak, hesaplamak
frame= gövde, iskelet
contemporary = çağdaş
possess = sahip olmak
receive = almak, kabul etmek
accuracy = doğruluk
store = saklamak
instruction = komut
switch = anahtar
wire = tel, kablo, (bağlamak)
motor = motor
integrated circuit = tümleşik devre, (entegre devre )
microprocessor = mikroişlemci
harddisk = sabit disk
floppy disk = disket sürücü (disket)
main board = ana kart
network = ağ, (şebeke)
computer system = bilgisayar sistemi
adding = toplama
subtracting = çıkarma
equations = denklem
print = basmak, yazıcıdan çıktı almak
draw = çizmek
plot = çizmek, (plan ya da harita gibi şeyler çizmek)
sort = sıralamak
data = veri
merge = birleştirmek
search = aramak
logicial = mantıklı
comparison = karşılaştırma
desk-top = masa-üstü
remotely = uzak olarak
scattered = ayrılmış, dağılmış
line = hat
special-purpose = özel-amaçlı
airline reservation system = havayolları yer ayırtma sistemi
scientific = bilimsel
educational = eğitimsel, (eğitimle ilgili)
social = sosyal
application = uygulama
solution = çözüm

B. Terimler ve Türkçe Okunuşu (Fonetikten uzak, ancak hiç İngilizce bilmeyenler için).

computer (kompütür, kımpitür)
device (divays)
compute (kompü:t)
calculate (kalküleyt)
reckon (rekın)
frame (freym)
contemporary (kontempıreri)
possess (pozes)
receive (risiv)
accuracy (akküreysi)
store (sto:r)
instruction (istrakşın)
switch (sviç)
wire (vayr)
motor (motor)
integrated circuit (integreytıd sörkıt)
microprocessor (mikroprocesesır)
harddisk (harddiks)
floppy disk (flopi disk)
main board (meyn bord)
network (network)
computer system (kompütır sistım)
adding (eding)
subtracting (sabtrakting)
equations (ekueyjıns)
print (print)
draw (drow)
plot (plot)
sort (sort)
data (deyta)
merge (mörc)
search (sörç)
logicial (locikıl)
comparison (komperısın)
desk-top (dektop)
remotely (rimu:tli)
scattered (sketırıd)
line (layn)
special-purpose (speşıl pörpıs)
airline reservation system (eirlayn rezırveyşın sistım)
scientific (sayntifik)
educational (ecükeyşınıl)
social (soşıl)
application (eplikeyşın)
solution (soluşın)

C. Türkçe Çevirisi

Bilgisayar, sayan ya da hesaplama yapan bir aygıttır. Bu tanım bugün için sınırlı kalmıştır. Şimdi bilgisayar, çok hızlı ve doğru işlem yapabilen, girdiyi alıp çıktıyı verebilen ve bir problemi çözmek için bir dizi komutu saklayabilen elektronik bir aygıttır.

Bilgisayarlar bir gövde üzerine birleştirilmiş anahtar, kablo, motorlar, transistör ve tümleşik devrelerden oluşan elektronik bir aygıttır. Gövdeye şekil veren bileşenler mikroişlemci, sabit disk, disket sürücü ve ana karttır. Bu bileşenlerin bir ağ olarak birleştirilmesi bilgisayar
sistemini ya da bilgisayarı oluşturur.

Bilgisayarlar basit toplama ve çıkarma işleminden başlayarak binlerce adımı olan karmaşık denklemlere kadar birçok matematiksel işlemi gerçekleştirebilirler. Bilgisayarlar karmaşık bir hesaplamayı hatasız olarak milyonlarca kez yineleyebilirler.

Bilgisayarlar bir metnin tamamını yazıcıdan listeleyebilir, mektup yazabilir, resim çizebilir ya da daire yapabilir ve grafik çizebilirler. Bilgisayarlar verileri sıralayabilir, listeleri birleştirebilir, dosyaları arayabilir, mantıksal karar verebilir ve karşılaştırma
yapabilirler.

Büyüklük olarak bir bilgisayar, sınırlı yeteneği olan oldukça küçük bir masa-üstü aygıttan, birkaç odayı işgal eden büyük bir bilgisayara kadar değişebilir. Tamamı tekbir parça
olabileceği gibi, tek bir birim olarak çalışacak uzak yerlerdeki bir grup makineden de oluşabilir. Bilgisayarın önemli kısmı aynı binada olabileceği gibi telefon hatlarıyla
bağlı olarak ülkeye dağılmış da olabilir.

Bilgisayarlar fonksiyonlarına göre ayrılabilirler. Özel-amaçlı bilgisayarlar hava yolları yer ayırtma ya da bir metal işleme makinesinin kontrolü gibi bir çeşit sorunun çözümü için geliştirilirler. Genel-amaçlı bilgisayarlar, bilimsel, eğitimsel, sosyal ve diğer uygulamalar olmak üzere birçok işte kullanılırlar. Bu bilgisayarlar bir sorunun çözümü için geliştirilmezler.
Kendilerini birçok sorunun çözümü de adamışlardır.

D. Sorular

Aşağıdaki soruları metne dayanarak İngilizce yanıtlayınız:

1. What is a computer? (bilgisayar nedir?)

2. What does a computer do? (bilgisayar ne yapar?)

3. What are the characteristics of a computer? (bilgisayarın özellikleri nelerdir?)

4. What does the frame include? (gövde neyi içerir?)

5. What kind of arithmetic operation can a computer do? (bilgisayar ne tür aritmetik işlem yapabilir?)

6. What can you say for the sizes of computers? (bilgisayarların boyutları için neler söyleyebilirsiniz?).

7. What is a special-purpose computer? (özel amaçlı bilgisayar nedir?)

8. What is a general-purpose computer? (genel amaçlı bilgisayar nedir?)

9. How are the components connected to each other? (bileşenler bir birine nasıl bağlanır?)

10. What is the meaning of logical decisions and comparisons? (mantıksal kararlar ve karşılaştırmaların anlamı nedir?)

E. Bazı Yapılar 

Composed of (‘den oluşmak)

Örnekler:

·         Computers are electronic devices composed of switches, wires, motors, transistors, and integrated circuits, assembled on frames.

·         IT Committee was composed of 10 programmers and 5 engineers. 

Perform (yerine getirmek, yapmak, yürütmek gibi bilgisayar alanında yaygın kullanılan bir fiildir.)

Örnekler:

·         Computers can perform a variety of mathematical calculations, ranging from simply adding and subtracting to solving complicated math equations that involve thousands of steps.

·         You need to perform additional configuration steps. (ek yapılandırma adımlarını yerine getirmeye gerek duyarsınız.) 

·         For Windows 2000, the DHCP Client service is used to perform dynamic registrations and updates, regardless of whether the computer uses a DHCP server or static configuration to obtain its IP address. 

·         It offers the ability to perform query testing of DNS servers and obtain detailed responses as the command output. (DNS sunucularında sorgu testinin yapılmasını ve komut çıktısıyla birlikte ayrıntılı yanıt sağlar. )

Terimler ve Cümle İçinde Kullanımı

Bu hafta konu işlemek yerine, yaygın karşılaştığımız bilgisayar terimlerine bir bakalım dedik. Bu hafta, terimleri ve cümle içinde kullanımlarını örnek metinler halinde göreceksiniz.

I. Ana Terimler ve Cümle İçinde Kullanılışları:

Corresponding (karşılık gelmek)

The primary key value of each record in the primary table corresponds to the value in the matching field of fields of many records in the related table.
Türkçesi:
Ana tablodaki her kaydın ana anahtarı ilişkili tabloda bir çok kaydın alan ya da alanlarındaki değerlere karşılık gelir.

For example %SBSUsername% variable corresponds to the username for the user.
Türkçesi: Örneğin %SBSUsername% değişkeni kullanıcı için kullanıcı adına karşılık gelir.


Substitute (yerine koymak, vekalet etmek)

Substitute your own URL, when creating animated banner.
Türkçesi: Canlandırmalı afiş yarattığınızda, kendi URL’inizi yerine koyun.

Use TCP/IP as a substitute for Netware IP address.
Türkçesi: Netware IP adreslerinin yerine TCP/IP’yi kullanın.

For application name, substitute the name of user.
Türkçesi: Uygulama adı yerine, kullanıcı adını kullanın.


Holds (tutmak)

Exchange holds messages destined for routing group.
Türkçesi: Exchange routing grup için gönderilen mesajları tutar.

It holds a partial set of objects stored in the Global Catalog.
Türkçesi:Global Katalog içinde depolanan nesnelerin bir kısmını tutar.


Available (kullanılabilir, uygun, mevcut)

Following options are available.
Türkçesi: Aşağıdaki seçenekler geçerlidir.

Windows Installer is available for Windows 98.
Türkçesi: Windows 98 için Windows Installer vardır.

Financial funtions are not available in JavaScript.
Türkçesi: JavaScript için finansal fonksiyonlar yer almaz.


Along with (Birlikte)

Along with the Bytes Written counter, this gives an overall indication of byte traffic across Winsock Proxy connections.
Türkçesi: Bytes Writtn sayacıyla birlikte, bu, Winsock Proxy bağlantıları arasındaki bayt trafiği hakkında genel bir bilgi verir.

You will find View menu along with several toolbar button.
Türkçesi: Çeşitli araç çubuğu düğmesiyle birlikte View menüsünü bulacaksınız.


in terms of (‘a göre)

In terms of Exchange Server configuration, demand dial router connection is the same as a dial-up connection.
Türkçesi: Exchange Server yapılandırmasına göre isteğe bağlı çevirmeli router bağlantısı çevirmeli bağlantı ile aynıdır.

A scan strategy can be much less costly in terms of total I/O and time.
Türkçesi: Bir inceleme stratejisi, toplam I/O ve zaman bakımından daha az maliyetli olabilir.


Prompts (istemek, sormak)

Configuration Wizard prompts you to select the type of the file.
Türkçesi: Yapılandırma sihirbazı dosya türünü seçmenizi ister.


Distinct (farklı)

Discovery and client installation are two distincted processes that occur in adding a client to an SMS site
Türkçesi: Discovery ve istemci kurulumu, bir istemcinin SMS sitesinde eklenmesinde oluşan iki ayrı işlemdir.


Encounter (karşılaşmak)

If you have ordered anything through the Web, you have probably encountered the forms.
Türkçesi:
Web üzerinde herhangi bir şey sipariş ettiyseniz, büyük olasılıkla formlarla karşılaşmışsınızdır.


Discrepancies (çelişki, farklılık, uyumsuzluk)

Setup reports discrepancies.
Türkçesi: Kurulum programı (setup), uyumsuzlukları gösterir.

It shows severe performance discrepancies between servers.
Türkçesi: Sunucular arasında ciddi performans farklılıklarını gösterir.


Anticipation (beklemek, ummak, kestirmek)

Active Directory using more space than anticipated.
Türkçe: Active Directory, beklenenden daha çok yer kullanıyor.

It can be very difficult to anticipate future user needs.
Türkçe: Gelecekteki kullanıcı gereksinimlerini kestirmek zor olabilir.


Degree (derece)

That program allows you interact with them to some degree.
Türkçesi: O program belli bir derece etkileşimde bulunabilmenize olanak sağlar.

It provides a very high degree of flexibility.
Türkçesi: Yüksek derecede esneklik sağlar.

It provides highest degree of interoperability with other tools.
Türkçesi: Diğer araçlarla yüksek derecede etkileşim sağlar.

Adhere (kurallara uymak, bağlanmak)

Document does not adrehe to XML rules.
Türkçesi: Belge XML kurallarına uymaz.

We must implement all necessary security meausures needed to adhere to the previously defined security.
Türkçesi: Daha önce tanımlanan güvenliği karşılamak için gerekli tüm güvenlik önlemlerini uygulamalıyız.

Client computers adhere to the minimum requirements as described above.
Türkçesi: İstemci bilgisayarlar yukarıda açıklanan minimum gereksinimleri karşılar.


inherently (doğal olarak)

Windows 2000 Servers are inherently multi-user capable in certain ways.
Türkçesi: Windows 2000 sunucuları doğal olarak belirli şekillerde çok kullanıcıdır.

Dictates (zorla kabul ettirmek, zorunlu yolu tarif etmek)

Hardware desing dictates which configuration should be used?
Türkçesi: Donanım tasarımı hangi yapılandırmanın kullanılacağını belirtir.

Relational model dictates that each row in a table be unique.
Türkçesi: İlişkisel model tablo içindeki her satırın benzersiz olmasını zorunlu kılar.


Literally (kelimesi kelimesine, tam tamına)

A subquery is literally a query within a query.
Türkçesi: Bir alt sorgu tam tamına bir sorgu içindeki diğer bir sorgudur.

Literally thousands of companies offer Web hosting services.
Türkçesi: Binlerce şirket Web barındırma hizmeti sunar.

Overlap (örtüşmek, üzerini kaplamak)

Microsoft Internet Security and Acceleration (ISA) Server enables the overlap of Internet Protocol (IP) address ranges to be created in the LAT.
Türkçesi: Microsoft Internet Security and Acceleration (ISA) Server, LAT içinde oluşturulan IP adresi aralığıyla örtüşmesi sağlar.


Setting (ayarlamak)

If you change settings on the Alarms tab in the Power Management tool and then change settings using the Power Meter icon on the taskbar, the settings you previously changed on the Alarms tab are lost when you shut down Windows.
Türkçesi: Power Management aracı içindeki Alarms sekmesindeki ayarlamaları değiştirir ve ardından görev çubuğundaki Power Meter simgesini kullanan ayarları değiştirin, Windows’u kapattığınızda, Alarm sekmesindeki daha önce değiştirdiğiniz ayarlar kaybolur.


Specify (belirlemek)

When you set the properties of a Windows-based executable file, you cannot specify the working directory.
Türkçesi: Bir Windows-tabanlı çalıştırılabilir dosyasını özelliklerini ayarlarsanız, çalışma dizinini belirleyemezsiniz.

Consist of (-den oluşmak)

With the Information Store Viewer (Mdbvue32.exe), you can view or set details about a user’s message storage files, which consist of the private information store, the personal folder file (.pst), and the offline folder file (.ost).
Türkçesi: Information Store Viewer ile kullanıcının mesaj depolama dosyalarını görebilir ya da ayrıntılarını ayarlayabilirsiniz.


Contains (içermek)

In Excel, if you move the mouse pointer over a cell that contains a hyperlink, the ToolTip you created for the hyperlink may not appear.
Türkçesi: Excel’de fare işaretçisini, köprü içeren bir hücre üzerine getirirseniz, köprü için oluşturduğunuz ToolTip belirmeyebilir.

II. Uygulama

Aşağıdaki terimleri içeren cümleler kurmaya çalışın:

Corresponding (karşılık gelmek)

Örnek: every table correspons another table in target.

Substitute (yerine koymak, vekalet etmek)
Holds (tutmak)
Available (kullanılabilir, uygun, mevcut)
Along with (Birlikte)
in terms of (‘a göre)

Örnek: Make a good backup plan in terms of good administrator’ habit.

Prompts (istemek, sormak)
Encounter (karşılaşmak)
inherently (doğal olarak)
Overlap (örtüşmek, üzerini kaplamak)
Setting (ayarlamak)
Specify (belirlemek)
Consist of (-den oluşmak)